09 Kasım 2006

DOĞUM HİKAYESİ

Biz hep iki çocuğumuz olsun istemiştik. İkimizde 3 çocuklu ailelerde yetişmiş, kardeşlik nedir tatmış, kalabalık aileye sahip omanın güvenini yaşamıştık. O yüzden hep bir ikinci çocuk planlarımızda olmuştu. Ezgi’yle yaşarken zaman zaman acaba bir tane de yeterli mi ikinci bir çocuk bu zamanlar için çokta uygun olmayabilir mi gibi sorularıyla zihnimi meşgul etsem de yeniden doğurmayı hep istedim. Zaten o sorular da bizim kararımızı tersine etkileyecek kadar kalıcı olmadılar. Sadece ne zaman uygun zaman, zor olan ona karar vermekti. Bu karar da yaşamın size getirdikleri ile bir şekilde şekilleniyordı zaten.

Sonra Haziranın son günü hamile olduğumu öğrendim. Şaşkınlık, sevinç, biraz korku hepsini aynı anda hissettim ama asla pişmanlık duymadım. Yeni bir sürece girmişti hayatımız ve yeni gelen üyeye hazırlanmak için önümüzde aylar var. Bu durumu Ezgi hariç herkesle paylaştık hemen. Ona hemen söylemeyi doğru bulmadık bu uzun bekleme süreci nedeniyle. Sadece nabız yoklama çalışmaları başladı bizim için. Acaba bir kardeşi olsun istermiydi, onu severmiydi? Önceleri pekte olumlu olmayan görüşü kısa zamanda kardeş merakına bıraktı kendini. Sanırım sınıf arkadaslarından birinin de abla olması ve sevgili öğretmenimizin de konuda uygun konuşmaları bu süreci hızlandırdı. Ama ondan saklama çalışmasının da ömrü pek uzun olamadı. Sıklıkla onu taşımamı isteyen küçük balığa durum uygun dille anlatıldı.

Aynı ilk hamileliğimde olduğu gibi bunda da ilk üç ay mide bulantılarıyla yaşadım. Yemeklerle ilişkim onları yemek ve bir süre sonra en azından bir kısmını iade etmek şeklindeydi. Ama tüm bunlar kilo almama engel olmadı elbet. Üç ayın dolmasına az bir zaman kala ufak bir kanama geçirdim. Oldukça korktuğumu itiraf etmeliyim ama çok şükür bir şey olmadı. Muhtemelen birgün önce şehirlerarası yolculuk yapmış olmamdan kaynaklanmıştı. En kötü bulantılı zamanlarımda çalışıyordum ama üç ay bitince şartlar gereği işten ayrıldım. Ondan sonra da gayet keyifli gezmelerle dolu bir dönem başladı. Hatta eşimin yanına Dubai’ye bile gittik kızmla ve bol bol gezdik.

Hamileliğim boyunca yaşadığım en önemli şey ise 6. ayımda kız kardeşimin doğum yapması oldu. Minik hanım gelmeden önce ben Can oğlumda bir bebek bakımı hatırlama dönemi yaşadım. Ve hastane odasında yeni bebeğimiz ve taze annemize bakarken hep hamile olduğum için şükrettim. Yoksa orada yaşanan o güzellikleri feci kıskanacakmışım.Aileye katılan yeni bebeğin heyecanı son ayları da çok hızlı bir şekilde atlatmama yardımcı oldu. Yalnız bu hamileliğimde ilkinden farklı olarak kasıklarımda zaman zaman şiddetli sancılar hissettim. Doktorum dinlenmemi tavsiye ettiyse de bu beni hareketli yaşamımdan fazla saptırmadı. Sadece biraz daha dikkatliydim.

Nihayetinde 9 ayı bitirdik ve doktorumla 1 Mart için randevulaştık. Yeniden sezeryandı kararımız. İlkinde o kadar rahat bir doğum ve sonrası geçirmiştim ki başka türlüsünü düşünmedim bile. Önceleri Ezgi’nin bize doğum olduktan sonra katılmasını planladıysak ta küçük kızımı bu süreçten ayrı tutamayacağıma karar verdim. Olayın her aşamasında olmalıydı, kardeşinin gelişini kaçırmamalıydı. O sabah ben, Ezgi, Görkem ve annem hastane yollarına düştük. Ve hemen akabinde Ayşin Anne de gelerek Ezgi’nin tüm o zaman süresince oyalanma işini üstlendi. Asıl güzelliklerden biri de doğuma sevgili Alev Durmuşoğlu’nun girerek tüm doğum anını fotoğrafları ile sabitleyecek olmasıydı. İlk defa o sabah onca heyacanın içinde tanıştık Alev’in gülümseyen o güzel yüzü ile. Onun ve http://www.aile.org.tr sayesinde bu çok özel anlarımız ömür boyu görsel olarakta bizimle olacak.

Rutin kontroller, konuşmalardan sonra içerdeki misafiri çıkarmak üzere ameliyathaneye yollandık. Sonra olanlar ise baş dödürücü şekilde hızlıydı. Sonunda yeniden yatağımdaydım, kendime gelmiştim, herkes bana gülümsüyor ve sağlıklı 3310 gr 51 cm çok saçlı bir kızım olduğunu söylüyordu. Görkem başucumda durup elimi tutuyor ve çok güzel ve tombiş bir şeyin geldiğini müjdeliyor, Ezgi de elimi tutmaya çalışıp merak etme anneciğim ben yanındayım diyerek acılarımı hafifletmeye çalışıyordu. Halbuki o an en az aklıma gelen şey acılarımdı ya yoktular ya da bebekle tanışacak olmanın heyecanı, küçük ama artık büyük olan kızımın bana desteği, sevdiklerim yanı başımda oluşunun heyecanları başka bir şey hissetmeme engel oluyordu. Nihayet pembeler içinde yüzü pudralı gibi minicik bir mis kokulu getirdiler bana. Tanıştık biz orada gözlerimizle, ben ona ben senin annenim dedim o bana ben de senin kuzunum. Daha o an sevdik birbirimizi.

Çabucak emmeyi becerdi benim kuzum, sürekli emerek hep koynumda yattı hastane yatağında. İlkine göre daha çabuk ayağa kalktım, daha da az acı çektim. Bunda kuşkusuz doktorum Hakan Apaydın’ında payı vardı. Hem operasyonda hem de sonrasındaki ziyaretlerinde hep rahatlatan tavrıyla hastane günlerimi minik bebeğimle beraber şölen havasında geçirdim.

3 Mart sabahı küçük yeni kızımızı da yanımıza katarak evimize, artık dört kişilik olan yuvamıza geri döndük. Şimdi iki çocuklu anne hayatım başlıyordu işte. Neydi iki çocuk büyütmenin zorluğu görecektim, nasıl birşeydi iki miniğide çok sevmek anlayacaktım, nasıl bir şey olacaktı onların diyolağı bakacaktım. Asıl herşey şimdi başlıyordu galiba.

Nükhet Dora
Kasım 2006
Diğer doğum fotoları için tıklayınız

Hiç yorum yok: