Tatil Günü



sinin ablasına asla yediremediği kekleri, kurabiyeleri, reçelleri, pastaları ve çikolataları yiyerek anacığını mutlu kılmak. Maşallah deyin şimdilikgörevini başarıyla sürdürüyor. Bir de bir güzel taze fasulye ayıklanmasına yardım ediyor ki insanın fasulye yerine onun parmaklarını yiyesi geliyor. Bak şimdi Tv derken, yemek dedim, iştahsızlığa ve iştahlılığa değindim. Yemek yedirirken Tv seyrettirmek zorunda kalmamak ne güzel bir mutlulukmuş onu öğrendim. Ama abla sayesinde de her çocuk kendine özelmiş onu anladım. Aman canım buradan illa da bir ders verecek değilim elbette televizyonla tanıştık artık bunu da tarihe bir not düşeyim istedim. Bakalım bu durum başımıza iş açacak mı göreceğiz.
Neredeyse 9 aylık oldu ama emeklemeyle tüm ilişkisi resimde görülen hareketle sınırlı. O da biliyor hareket etmek için böyle bir şeyler yapması gerektiğini ama ah bir de şu diğer ayağını poposunun altından kurtarabilse. Ne yapsın yavrucak deniyor, çalışıyor o ayak hep orada. Arada kurtardığı da oluyor elbette ama gene de dizlerinin üzerinde durup ileri hamle olmuyor olmuyor. Aman zaten poposunun üzerinde oturup canı sıkılınca kollarını uzatarak alın beni demesi çok daha kolay.Ne işi olsun ki emeklemekle. Çok ilkel. Onun yerine şu yürümek denen eyleme direkt geçmeli de onun içinde çaba lazım. Dur bakalım yavaş yavaş.
runan bir anne.Şekilde de görüldüğü üzere "Bayan Tek Dişli Canavar" 1.5 ay sonra nihayet yeni dişlerini çıkarabildi. Önce alttan 2.dişi geldi derken iki gün sonra yani bugün oynaşmalarımızın neticesinde üst yandan gelmiş olan ve bizim farketmediğimiz 3. dişi gördük. Oooo evde bayram havası esmeye başladı. Ben ayrı öpüp tebrik ediyorum, Ezgi abla ayrıca kutluyor falan. Çocuk ne olduğunu şaşırdı kesinlikle, muhtemelen bir şey yaptım ama ne yaptım diye düşünüyor olmalı. Böylece bizim ailenin en genç bayanı "tek dişli canavar" ünvanından "ısırdımı iyice acıtan bayan" ünvanına terfi etti.
Küçük kuzum Defne hayat serüvenine başlayalı nerdeyse 8 ay oldu. Onunla ilgili yaşadığım hiç bir şeyi unutmak istemiyorum. Bu sayfanın benim için her şeyi o zamanki heyecanıyla koruyacağına inanıyorum. Zaman akıp gittikçe anılar silikleşse de burada yazılanlar senin onları okuyabileceğin ilerki bir tarihe kadar burada olacaklar. Sen hatırlayamayacak kadar küçük olduğun anları belki yeniden yaşayacak, ben artık kocaman bir genç kız olan miniğimle yaşadıklarımı o günün taze duygularıyla yeniden hatırlayacağım.
edim. Zaten o sorular da bizim kararımızı tersine etkileyecek kadar kalıcı olmadılar. Sadece ne zaman uygun zaman, zor olan ona karar vermekti. Bu karar da yaşamın size getirdikleri ile bir şekilde şekilleniyordı zaten.
, herkes bana gülümsüyor ve sağlıklı 3310 gr 51 cm çok saçlı bir kızım olduğunu söylüyordu. Görkem başucumda durup elimi tutuyor ve çok güzel ve tombiş bir şeyin geldiğini müjdeliyor, Ezgi de elimi tutmaya çalışıp merak etme anneciğim ben yanındayım diyerek acılarımı hafifletmeye çalışıyordu. Halbuki o an en az aklıma gelen şey acılarımdı ya yoktular ya da bebekle tanışacak olmanın heyecanı, küçük ama artık büyük olan kızımın bana desteği, sevdiklerim yanı başımda oluşunun heyecanları başka bir şey hissetmeme engel oluyordu. Nihayet pembeler içinde yüzü pudralı gibi minicik bir mis kokulu getirdiler bana. Tanıştık biz orada gözlerimizle, ben ona ben senin annenim dedim o bana ben de senin kuzunum. Daha o an sevdik birbirimizi.